Hürrem | Konular | Kitaplar

Payitaht Abdülhamid Prens Sebahattin Kimdir Gerçek Tarihteki Yeri

Payitaht Abdülhamid dizisinde Prens Sebahattin Mahmud Paşanın Oğludur bu karakter ön plana çıkmaya başlayınca medyapusulasi.com ailesi olrak sizler için bu konuda araştırma yaparak elde ettiğimiz bilgileri sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz
Gerçek Tarihte Prens Sebahattin Kimdir Nasıl Öldü
1879 yılında İstanbul’da doğdu. Annesi Osmanlı padişahı Abdülmecit’in kızı ve II. Abdülhamit’in üvey kızkardeşi Seniha Sultan, babası ise Kaptan-ı Derya Damat Gürcü Halil Rifat Paşa’nın oğlu Damat Mahmud Celalettin Paşa’ydı. Hanedanla anne tarafından gelen bağından ötürü bir “sultanzâde” idi ancak “prens” ünvanını kullanmıştır[1]. Dönemin önde gelen entelektüellerinden evde özel eğitim gördü ve bir batılı gibi yetiştirildi.

Sarayın damadı ve padişah II. Abdülhamit’in yakın arkadaşı olan babası, Adalet Bakanı olduğu sırada Çırağan Baskını’na adı karıştığı gerekçesiyle görevden alınınca yalısında gözaltında bulunduğu süre boyunca oğulları Sabahattin ve Lütfullah Efendilerin eğitimi ile ilgilenmişti. Sabahattin Efendi, doğa bilimlerine büyük ilgi gösterdi ve Fransızca’yı çok iyi düzeyde öğrendi. Bir suikast girişiminden çekinen babası 1899’da onu ve diğer oğlu Ahmed Lütfullah Bey’i yanına alarak Paris’e yerleşti. Prens Mehmed Sabahattin, Damad Mahmut Celalettin Paşa nın oğlu olmasının verdiği avantajla Fransa’daki Jön Türkler arasında hızla yükseldi. Abdülhamit’e karşı Avrupa’da muhalefet edenler arasında bir lider durumuna geldi. Bir ara babası ile birlikte Mısır’a kaçtı ancak sonra tekrar Paris’e döndü. Ecole des Roches adlı okulun kurucusu Edmond Demolins ile tanıştı ve onun toplum ve siyaset hakkındaki görüşlerinden etkilendi[3]. Osmanlı toplumunun ilerleyebilmesi için özel girişim ve yerinden yönetimin gerekliliğine inandı.

1900’de “Umum Osmanlı Vatandaşlara” hitaplı bir beyanname ile Jön Türkler’in bir kongre düzenlemesi fikrini ortaya attı. Bu ilk girişim gerçekleşmedi ancak 4 Şubat 1902’de Paris’te “Birinci Osmanlı Liberaller Kongresi” adıyla bir kongre toplamayı başardı (kongre, sonradan Birinci Jön Türk Kongresi olarak anılmıştır). Kongrede, Jön Türkler arasındaki ideolojik ve siyasi farklar ortaya çıktı. Prens Sabahattin, II. Abdülhamit’in İngilizler yardımıyla düşürülmesi fikrini savundu. Yabancı müdahaleye karşı olan Ahmet Rıza ve grubuyla fikir ayrılığına düştü.

Bir ihtilal sonucu yıkılması istenen Abdülhamit yönetiminin yerine hangi yönetim modelinin geleceği sorusunu ise Prens Sabahattin ve taraftarları “yerli ve yabancı burjuvazinin işbirliğine dayanan, merkezi olmayan ve bireysel girişimleri destekleyen bir yönetim”[2] olarak yanıtlarken, Ahmet Rıza Bey taraftarları “merkeziyetçi bir Meşrutiyet”i savunuyordu. Bu bölünmenin, günümüzde Türkiye’de merkez sağ ve merkez solun temelini oluşturduğu kabul edilir
Prens Sabahattin, 1902’de başarısız bir darbe girişimi yaptı. 1906’da Teşebbüs-i Şahsi ve Adem-i Merkeziyet Cemiyeti’ni kurdu. Cemiyetin yayın organı olarak çalışan “Terakki” dergisini yayımlayarak, yönetimde adem-i merkeziyet ve iktisatta “teşebbüs-i şahsi” ilkelerini savundu. Bu aylık dergi, iki yıl kadar süreyle yayımlandı. Dergide ifade edilen görüşler imparatorluktaki azınlıklar ve tüccarlar arasında taraftar buldu. Derneğin İstanbul, İzmir, Alanya ve Şam’da şubeleri açıldı[1].

Prens Sabahattin, İttihat ve Terakki Cemiyeti 1908’deki ayaklanmayı hazırlayıp gerçekleştirdikten ve II. Meşrutiyet ilan edildikten sonra liberal görüşleri savunan Jön Türkler’in kurduğu Osmanlı Ahrar Fırkası’nı destekledi ve perde arkasından yönetti. 1903’te kaybettiği babasının cenazesini de beraberinde getirerek 1908’de İstanbul’a döndü. Ahrar Fırkası, 1908 seçimlerine katıldı ancak meclise giremedi. Çok geçmeden fırka, 31 Mart Olayı olayında payı olmakla suçlandı ve kapatıldı. Prens Sabahattin tutuklandı ancak Mahmut Şevket Paşa ve Hurşit Paşa’nın aracılığı ile serbest bırakıldı. Daha sonra bu olayla ilişkisi olmak suçuyla gıyabında yargılanıp idama mahkum edilince yeniden yurtdışına kaçtı.

1913’te İstanbul’daki Prens Sabahattin taraftarları, Bâb-ı Âli Baskını’nın bir benzerini yaparak hükümeti devirmek ve Prens Sabahattin’i lider yapmak üzere plan yaptılar. İlk hareketleri sadrazam Mahmut Şevket Paşa’nın öldürülmesi olarak kararlaştırıldı. 11 Haziran 1913’te suikast gerçekleştirildi. Ancak suikastçılar yakalanıp idam edildi ve Prens Sabahattin Paris’ten kaçmak zorunda kaldı. I. Dünya Savaşı yıllarında yaşamını Avrupa’nın değişik kentlerinde sürdürdü.
Prens Sabahattin, I. Dünya Savaşı yenilgisinden ve İttihat ve Terakki yönetiminin sonra ermesinden sonra yurda dönebildi. Türkiye’ye döner dönmez İttihat ve Terakki döneminde yasaklanan “Türkiye Nasıl Kurtarılabilir?” adlı eserini yayınladı. Ayrıca çeşitli yazılarıyla Anadolu’daki Milli Mücadele’yi destekledi. Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında hanedan üyelerinin sürgüne gönderilmesine ilişkin kanun gereği ülkeden ayrılmak zorunda kaldı.

1948 yılında İsviçre’nin Neuchâtel kentinde öldü. Cenazesi, 1952 yılında Türkiye’ye getirildi; İstanbul’un Eyüp semtinde babasının ve dedesinin mezarlarının bulunduğu Halil Rıfat Paşa türbesine defnedildi.
1920 yılında İstanbul’da tanıştığı ve çok fazla etkilediği John Godolphin Bennett, (ilk baskısı 1962, genişletilmiş ikinci baskısı 1974 yılında yapılan ve Türkçeye 1999 yılında çevrilen “The Witness” (“Tanık”) adlı otobiyografisinin başlarında kendisiyle tanışıklarından uzun uzadıya bahsetmiş ve kitabın ortalarında da Sabahattin’in yaşadığı hüsran, hayal kırıklıkları ve Türkiye’den sürgün edilmiş olması sebebiyle hayatının son yıllarında alkolik olduğunu ve büyük fakirlik içinde öldüğünü belirtmiştir.

Payitaht Abdülhamid Dizisinin Konusu
24 Şubat’ta Türk televizyonlarının en pahalı ikinci dizisi ünvanını taşıyan Payitaht Abdülhamid dizisi merakla izleciye sunulması bekleniyor. Dizi 2. Abdülhamid Han’ın hayatını anlatıyor. 2. Abdülhamid Osmanlı’nın 34. Padişahıdır. Bunalımlı bir dönemde tahta çıkan Abdülhamid batıya karşı dengeci, Doğuya karşı İslamcı bir politika izlemiş ve ülke işinde mutlakiyet güçlendirmiştir.

Konular