Hürrem | Konular | Kitaplar

Muhteşem çarpıklık

Tartışmayı biliyorsunuz. 2011'in başlamasıyla birlikte, özel bir TV kanalında bir dizi yayınlanmaya başladı. "Muhteşem Yüzyıl" adını taşıyan dizide, Batılıların "Muhteşem Süleyman" adını verdikleri Osmanlı hükümdarlarından "Kanuni Sultan Süleyman Dönemi" anlatılıyor. Ama ne anlatım.

Birtakım TV kuruluşları var ki, olaylara yalnız cinsellik üzerinden bakıyorlar. Bunu hayat anlayışı haline getirmişler. İşte, söz konusu dizide de aynı anlayış hakim. Gücünü hak ve adalete bağlılıktan alan ve büyüklüğünü bütün dünyanın kabul ettiği harp meydanlarının hükümdarını bu üslupla anmak oldukça düşündürürcü değil mi?

İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif'in

Donanma ilerlerken muzafferan ileri
Üzengi öpmeye hasretti Garb'ın elçileri

şeklindeki mısraları daha çok Kanuni dönemi için söylenmiştir. Kanuni dönemini filme alacak bir yönetmen, mehter marşlarında ifade edildiği üzere, Avrupa içlerine akınlar düzenleyen ecdadımızın şanlı zaferlerini ekranlara getirmeli:

Allah yoluna cenk edelim, şan alalım şan
Kur'an'da zafer vaadediyor Hazreti Yezdan.

Bu ülkenin evladı olan bir insanın yapması gereken bu olduğu halde, söz konusu dizide ne görüyoruz?: Oryantal oyun ve müzikler. Vur patlasın, çal oynasın türünden bir eğlence anlayışı. Babasının cenazesi ortada dururken eğlenceye devam eden (!) bir padişah. Yüzyıllardan süzülüp gelen bir saray terbiye ve nezaketini görmezlikten gelme. Saray koridorunda ciyak ciyak bağıran bir cariye görüntüsü. Yakası ve bağrı açık olarak haremden kız seçen bir padişah. Hayatının büyük bir bölümünü haremde geçiren bir Kanuni portresi. Hayıııır! Benim ecdadım bu değil. Hiç kimse cihan hükümdarlarını böyle tasvir edemez. Onlar, Fransızların tanınmış komutanı Napolyon Bonapart'ın şu sözünü duymadı mı acaba?: "Osmanlı'yı büyük ve üstün yapan iki meziyet var: Erkeğinin cesur, kadınının iffetli olması."

Tarihçiler, dizide büyük yanlışların bulunduğunu anlatıyorlar. Bu durum, tarihin güvenilirliğine gölge düşürdüğü gibi, geçmişimizin de karalanmasına yol açıyor. Ben, henüz yayınlanmamış "Asr-ı Saadet'ten Günümüze İslam Tarihi" başlığını taşıyan bir kitap çalışması yaptım. Osmanlı Dönemi'ni de içine alan bu çalışmayı yaparken 30 kadar kaynağa başvurdum. Hiçbirinde söz konusu dizideki Osmanlı'yı karalama üslubuna şahit olmadım.

Milletler, geçmişlerinden hız ve cesaret alırlar. Tarih onlara şevk ve çalışma azmi kazandırır. Geçmişimizi karalayanlar neyi amaçlıyorlar acaba? Siyasi, sosyal, ekonomik her alanda kuşatma altına alınmak istenen ülkemizi, bu alanda da mı çökertmek istiyorlar dersiniz?

Söz konusu dizi o kadar çok tepki aldı ki... "Kanuni"adlı romanın yazarı Okay Tiryakioğlu "Yabancılar izlesin diye hazırlanmış Batılıların hayal dünyasına hitap eden bir dizi" değerlendirmesini yaptı. Mustafa Armağan "Bir padişahı zevk, sefa düşkünü gibi göstermek toplumu idealsizleştirir" ifadesini kullandı. A. Turan Alkan şöyle yazdı: "Seyirci tutmak için bula bula 'cinsellik' baharatına saplanıp kalmış gibiler." Gültekin Avcı'nın görüşleri ise şöyle: "Tarihin gösterdiği Süleyman'ın yerini, sizin fantaziniz 'Erotik Süleyman' alınca sanatsallık tavan mı yapacak? Kuşkusuz hayır. Belki reyting tavan yapacak ama kim kaybedecek?: Millet ve tarih...

Açar bakarsınız İsmail Hakkı Uzunçarşılı'yı, İsmail Hami Danişmend'in Kronolojisi'ni, Yılmaz Öztuna'yı, Hammer'i... Bunların eserlerinden Müneccimbaşı, Aşık Paşazade ve Naima gibi üstadların görüşlerine ulaşabiliyorsunuz... Hiçbirinde Muhteşem Yüzyıl'ın 'pompaladığı' Süleyman yok. Son seferi Zigetvar'da savaş meydanında ölen bir Sultan var." (Bugün, 3.1.2011)

Kanuni Trabzon doğumlu... Bu ilden de ciddi bir tepki geldi. AGD Trabzon Şube Başkanı Hayri Çelik basına şu açıklamayı yaptı: "Osmanlı, medeniyete ve İslam alemine yaptığı hizmetlerle anılmalıdır. Bir yanda Ebussuud Efendi, bir yanda Mimar Sinan ile insanlığın hayranlığını kazanmış; adalet, kanun ve nizama bağlılığıyla 'Kanuni' ünvanını almış, Muhibbi mahlasıyla şiirler yazmış bir padişahın böylesi bir dizi ile anılıyor olması gaflettir. Reyting uğruna tarihimiz tahrif edilmektedir. Muhteşem bir dönem "müstehcen cariye hikayeleri" ile karalanmaya çalışılıyor. Ecdadımızın sapkın ve şehvet düşkünü olarak gösterilmesine, mahremiyetine dil uzatılmasına fırsat veremeyiz." (6.1.2011)

Defalarca uyarılmasına rağmen, Hükümet bu ve benzeri tahribat karşısında duyarsız kalmış, RTÜK'teki mevzuat yetersizliği benzeri bahanelerin arkasına sığınmıştır. Sorumlu Bakan Bülent Arınç "Ben de üzüntü ve endişe içindeyim" türünden yakınmalar içine girmiştir. Halbuki kendisi yakınma makamında değil, problemi çözme ve icraat makamındadır. RTÜK'e yapılan rekor şikayet karşısında görevini yapmak durumundadır. Bakalım, diziler aracılığıyla muazzam bir ahlak tahribatı yapılır, tarihimiz karalanırken sorumluluk mevkiinde bulunanların tavırları ne olacak?

Eğer sorumlular ve olayları çarpıtarak kendi işlerine geldiği gibi vermeye alışmış olan böylesi vahim olayların failleri, ortadaki yanlışlığı düzeltmezlerse, biz de "Bunlar hangi ülkenin insanı?" sorusunu sormak zorunda kalacağız.

Şakir Tarım


1 yorum

Dizi başlarken ne

Dizi başlarken ne yazıyor
tarihten esinlenerek kurgulanmıştır diyor.Üstelik bu dizi sayesinde insanla tarihe merak salar hale geldi.Ne bu takıntı haller ya.

25.07.2012 - sarp